Eskiden sadece ihtiyaca yönelik düşünülen mekânsal çözümler yerlerini, ihtiyacı karşılarken kullanıcılara görsel bir şölen yaşatabilen mekan tasarımlarına bıraktı. Artık banyoların tasarım süreçleri de sadece ürün odaklı olmaktan çıkarak, mekanlar için kurgusal nitelik kazanıyor.
Geçtiğimiz yüzyılın başlarında bir konut tasarımını ele alırken en mahrem olmasını istediğimiz mekanların başında elbette yatak odası ve banyoları barındıran hacimler yer alıyordu. Tasarıma dair tüm paydaların değişiyor olduğu günümüz koşullarında, biz tasarımcıların ıslak hacimlere olan yaklaşımları da hızlı bir değişimin içine sürükleniyor. Toplumsal algının üzerimizde oluşturduğu baskı sonucu, geçmişte göz önünde olan mekanların tasarımlarına daha çok eğiliyorken; kendimizi eskiden belki de daha az kafa yorduğumuz ıslak hacimlerin tasarımlarını oldukça fazla düşünüyor bulduk. Eskiden sadece ihtiyaca yönelik düşünülen mekânsal çözümler; yerini , ihtiyacı karşılarken kullanıcılara görsel bir şölen yaşatabilen mekan tasarımlarına bıraktı. Diğer tüm iç mekan tasarımlarında olduğu gibi, artık ıslak hacimlerin tasarım süreçlerinde de sadece ürün odaklı olunmaktan çıkılarak, mekanlar için bir kurgu oluşturuluyor. Öngörülen konsept doğrultusunda zaman zaman alışılagelmiş malzeme, renk ve dokulara başvurularak banyolara kendi kimlikleri kazandırılıyor.
Banyolar artık evlerin baş tacı
Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde ‘banyolar için top trendler’ adı altına sığdırdığımız birçok tasarım anlayışı ya da tasarımı yönlendirici faktörler önümüzdeki yıl içerisinde de varlığını koruyacağa benziyor. ‘Minimum eşya maksimum fonksiyon’ adı altında süregelen tasarımlar; kullanılan gösterişli malzemeler, banyolar için kullanımı alışılagelmişin dışında olan aydınlatma elemanları ve yoğun ayna kullanımı ile renklendiriliyor. Tüm bu faktörlerin yanı sıra, hızla gelişmekte olan teknolojik oluşumlar önümüzdeki yıl içerisinde de ıslak hacimlerde kullanılan ürünlerin tasarımlarında kendini göstermeye devam edecek. Tasarımlardaki estetik kaygıların yanı sıra, kullanım ve işlev ile ilgili fonksiyonlarda da bizleri şaşırtacak gelişmeler görmeye devam edeceğiz. Geçtiğimiz yıl içerisinde kullanıma sunulan Vitra marka Rim-Ex Kanalsız Klozet tasarımı bu süreç için gösterilebilecek en güzel örneklerden biridir. Bahsi geçen tüm bu olguların, ıslak hacimlerdeki yansımalarını; ıslak hacim tasarımının nasıl artık diğer iç mekanlar kadar öne çıktığını İzmir merkezli RSG İç Mimarlık Ofisi ortaklarından R. Semih Güven’le ıslak hacimlerdeki dönüşüm üzerine sohbet ettik.
Islak hacimlerin planlanmasında tüm mekanlar ile bir bütünlük sağlaması amaçlanan bir tasarım hikayesi ile mi başlıyorsunuz? Yoksa ıslak hacimler ihtiyaç doğrultusunda ve mekanın el verdiği koşullarda mı ortaya çıkıyor?
Öncelikle mekanı şekillendirirken asgari konfor ve ergonomi şartlarını yerine getirmesi için çalışıyoruz. Eğer konu evde misafirin kullandığı banyo ise; tasarım ihtiyaçların önüne geçiyor. Fakat; diğer banyolar için, bizler ihtiyaç ve fonksiyonu ön planda tutan bir tasarım anlayışını benimsiyoruz.
Tasarlanmış projelerinize bakıyoruz, hepsi birbirinden çok farklı . Bu kadar farklı tasarımların ortak noktası var mıdır? Yaklaşımınızı net bir şekilde ortaya koymayı mı yoksa detaylarda gizli tutmayı mı tercih ediyorsunuz?
Öncelikle biz tasarımlarımızı kendimizi tatmin etmek için değil, müşterilerimizi menün etmek ve onların ihtiyaçlarını azami ölçülerde karşılamak için yapıyoruz. Bir müşterimize yaptığımız tasarımı, diğer bir müşteri için tekrarlamıyoruz. Ama bizim de vazgeçemediğimiz ve tercih ettiğimiz ürün grupları var. Kaliteli ses izolasyonlu gömme rezervuarlar, ankastre ve termostatik batarya grupları ve özel kokusuz yer sifonları gibi…
Uzunca bir süre ‘minimum eşya maksimum fonksiyon’ sloganı ile bağdaşan ultra modern banyo tasarımları ile karşılaştık. Ancak bunun yanında eskiye dönüş de artık hayli popüler oldu. Sizin yaklaşımınız hangisine daha yakın?
Şöyle bir gerçek var ki; çok özel projeler hariç, banyoların hacimleri çok büyük olamıyor. Bu da ağırlıkla banyoda kullanılan sarf malzemelerinin depolanması ile ilgili soruna sebep oluyor. O yüzden bizler tasarımı yaparken banyonun tarzı ne stili ne olursa olsun, yoğunlukla depolama alanlarını geniş tutmaya çalışıyoruz. Bu konuda da hep iyi geri dönüşler aldık. Daha önce de bahsettiğim gibi; ’maksimum fonksiyon’ tamlamasına kesinlikle katılıyor ve destekliyorum.
Banyo mobilyalarını tasarlarken, diğer mekanlara göre daha küçük hacimlerde çok daha fazla fonksiyon olması beklendiği için, daha detaylı düşünmek gerekebiliyor. Tasarımlarınız genellikle sizin elinizden mi çıkıyor, yani özel üretim mi?
Bizler yaklaşık 13 yıldır dışarıdan hazır banyo mobilyası almadık. Projelerimizde duvardan duvara, o mekan için özel olarak düşünülmüş mobilyaları tasarlamayı ve bu esnada malzeme ile renk konusunda özgür olmayı tercih ediyoruz. Bu sebeple tüm mobilyalarımızı müşterilerimiz için özel ürettiriyoruz.
Tasarımlarınızın geneline bakmak gerekirse, aynaların fonksiyondan öte bir amaca yönelik olduğu hissediliyor. Sizce banyoları daha yaşanır kılmak için olmazsa olmazlar var mı, ayna gibi?
Şöyle ki; bir banyoda teknik olarak 50cm. genişliğinde düz, kesintisiz görüntü veren bir ayna gerekli ve yeterlidir. Bundan sonrası için artık özgürsünüz, biz de bunu kullanmayı seviyoruz ve iyi de kullanıyoruz. Bir banyoyu farklı kılmak için elinizde hamur gibi oynayabileceğiniz çok unsur yok. Bu nedenle elinizdekini iyi değerlendirmeniz gerekiyor. Aksesuar kısmına gelecek olursak da; klasik banyolar haricinde, aksesuar kullanımına çok sıcak bakan biri değilim.
