RSG İç Mimarlık, İstanbul ve İzmir’de konut, kurumsal ve sosyal mekanlar gibi tasarım ve uygulama projeleri gerçekleştiriyor. Farklı şehirlerde projeler gerçekleştiren İç Mimar R. Semih Güven ile gelişen mimari teknolojiler ve tasarımın geleceği üzerine konuştuk.
Yeni bir projeye başlarken, müşterilerinizin isteklerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlk olarak, müşterimizin istediği tarzı anlayabilmek adına, güncel dekorasyon dergilerinden veya internet ortamından bir takım görselleri toparlayarak bize ulaştırmasını istiyoruz. Sonrasında bir araya gelerek, bu görsellerde beğenilen veya beğenilmeyen unsurların üzerinden tek tek geçiyoruz. Daha sonra, bizim doğrularımızla, onların isteklerini aynı potaya koyup, eritiyoruz. Müşterilerimizin istek, hayal ve beklentilerini iyi anlayabilmek bu işin kilit noktası… Bütün hareket noktamızı, bu temeller üzerine inşa ediyoruz. Yaşam tarzına girmeyi, hobileri, zevkleri ve işinin ortama olan etkisini irdeliyoruz. Bunun neticesinde, özellikle konut müşterilerimizde, sonunda çok iyi arkadaş olup çıkıyoruz.
Tasarım ve mimari konularındaki yeni gelişmeleri projelerinizde ne kadar uyguluyorsunuz?
Türkiye’nin basılı olarak en büyük kütüphanelerinden birine sahibiz. Yerli ve yabancı birçok dergi aboneliğimizin yanı sıra yeni çıkan kitapların, konularımızla ilgili olanlarını mutlaka kütüphanemize katıyoruz. Sosyal medyada firmalar tarafından da çok takip edildiğimiz için, yeni çıkan malzemelerin neredeyse tamamından haberimiz oluyor. Bunları kullanmaktan da çok keyif alıyoruz. Bir de fuarlar var tabii ki. Özellikle Milano’daki mobilya fuarı favorimiz. Ziyaretçi olarak düzenli olarak katılıyoruz. Bizler için müthiş bir deneyim oluyor. Her yıl tasarımın bir sonu olmadığını bir kez daha anlıyorum. Sonuçta, artık RSG İç Mimarlık’ın oturmuş ve kabul görmüş bir tarzı var. Bu sebeple, tüm yenilikleri harmanlayıp, kendi tarzımıza adapte ederek kullanıyoruz.
İzmir ve İstanbul’da farklı projeler gerçekleştiriyorsunuz, iki şehir arasındaki tasarımsal farklılıklar ve müşteri beklentilerinde nasıl farklar var?
İstanbul müşterisinin özellikle inşaat firmaları açısından baktığınızda son derece olumlu olduğunu düşünüyoruz. Firmalar, bir içmimar ile çalışmanın projeye ne katabileceğinin farkındalar ve tecrübe etmişler. Proje başlarken, mimar onlar için ne kadar önemliyse, iç mimarın da en az o kadar önemli olduğunun farkına varmışlar. Tabii bir de maddi anlamda daha güçlü olmalarından dolayı, iş sirkülasyonu çok fazla İstanbul’da. Bireysel müşteri olarak bakarsanız; bizim İzmir müşterilerimiz gibi, çok vakitleri yok. İstanbul müşterisi, size teslim olmayı, iş sonunda bitmiş şekilde anahtarı alıp, oturmayı tercih ediyor. İzmir ise öyle değildir. Projenin her aşamasını bilmek, takip etmek ister. Kontrolün kendinde olmasını ister. Biz alıştık artık her iki çalışma şekline de…
Önümüzdeki günlerde tasarım ve iç mimari nasıl gelişecek?
Teknolojinin şu ankinden çok daha fazla projelerin içinde olacağını düşünüyorum. Gerek daha çok teknolojik malzeme üretileceğinden, gerekse teknolojik bir takım aletlerin günlük yaşantımızın vazgeçilmez bir parçası halini alacağından tasarımın da pozitif anlamda çok etkileneceğini düşünüyorum. Tüm dünyadaki gençlerin hızlı gelişi bizleri çok mutlu ediyor. Yeni nesil, eminim bizleri bir adım daha ileriye götürecek.
